3 Mart 2012 Cumartesi

Eyüp Sultan'da bir cuma sabahı...

Uzun yıllardır, çocuklarımın üniversite sınavları öncesi gidip dua ettiğimiz Eyüp Sultan'ın bizim için yeri çok ayrıdır. Sadece sınavlar için değil, ne zaman bir sıkıntımız olsa Eyüp Sultan'a gidip Allah'a bir de o mübarak zatın yattığı yerden duamızı ederiz.

Çocuklarımın üçü de İstanbul'da üniversite kazandılar. Elbette kendileri de çalıştılar ama Eyüp Sultan'da yaptığımız duaların, dağıttığımız şekerlerin de benim gönlümde bu başarılarına katkısı çoktur.

İki yıl önce kızım ve sevdiğim arkadaşlarından biri olan Türkan evde yüksek lisans tezlerini yetiştirmeye çalışıyorlardı. Gece yarısına kadar bilgisayar başında pinekledikleri ikinci günün sabahı sanırım arefe günüydü. Gece 4'e doğru kalkıp, Eyüp Sultan'da sabah namazına gitmeye karar verdik. Aslında onlara bunu teklif etmek istemiştim ama çalıştıkları için pek ses etmemiştim. İçlerine doğmuş gibi onlar teklif edince de çok sevindim.

O sabah namazında Eyüp Sultan Camii'nin hocası öyle bir dua etmişti ki, amin derken hepimiz hüngür hüngür ağlamıştık.

Ne yazık ki bir sonraki yıl niyet etmemize rağmen, arefe günü gidemedik Eyüp Sultan'a.

İki hafta önce yine niyetlendik ve sabah namazı kılmak için gittik. Açıkcası aynı hocaya denk geleceğimizi tahmin etmemiştim.

Namazdan sonra cemaat biraz dağılır gibi oldu. Biz de "kalabalık gitsin, rahat çıkalım" diye oturduğumuz yerde bekledik. İyi ki de beklemişiz.

Aynı hocamız (adını öğrenip mutlaka yazacağım) yine Türkçe dua etmeye başladı. Aman Allah'ım biz yine başladık ağlaya ağlaya amin demeye.

Artık, borçlusundan hastasına, dertlisinden çoluğa çocuğa, orduya askere kadar hepsine iyi niyet duaları ettirdi hocamız.

Bir hafta sonra 2 Mart'ta yine cuma sabahı Eyüp Sultan'daydık. Ya bir önceki hafta çok şanslıydık ya bu hafta gönlümüze göre olmadı, aynı hocaya denk gelemedik.

Kısmetse sık sık gitmek istiyorum. İnşallah o hoca her cuma vaazı kendi verir. Diğer hocaların da hakkını yemek istemem elbette ama gönlüm bahsettiğim o hocayı aradı doğrusu.

Aşağıda kızım ve oğlumla çektirdiğim fotoğrafları paylaşıyorum.





Prof. Dr. Esad Coşan 

Eyüp Sultan'dan bahsetmişken, merhum Prof. Dr. Esad Coşan'ın adını da mutlaka geçirmeliyim. Akra FM'le tesadüfen tanışmıştım. (Radyo'da 107.6) Bundan yaklaşık 17 yıl önce o zaman Esad Hoca hayattayken, Akra FM'de ve Akra TV'de sohbetlerini dinlerdim. Çok hasta olduğum ve bunaldığım bir dönemde, Esad Hoca'yı dinleye dinleye şifa bulmuştum. Şifa'yı veren Allah elbette ama morali veren de Esad Hoca'nın sohbetleriydi. Keşke diyorum ölmeden evvel bir şekilde en azından mektup yazıp, bana yaptığı iyiliği ona bildirseydim. Öldüğü vakit çok ama çok üzülmüştüm.

Eyüp Sultan'da damadıyla yan yana yatıyor şimdi. Ne zaman Eyüp Sultan'a gitsem, mutlaka onların mezarını da ziyaret ediyorum. Hem bana bilmeden yaptığı iyilik için teşekkür ediyorum hem de ruhuna dua gönderiyorum.

Eyüp Sultan'a son gidişimde yine mezarını ziyaret ettim. Çeşmeden su içerken oğlum aşağıdaki fotoğrafımı çekmiş.



Eyüp'ün vazgeçilmezi: Eyüp simidi ve oyuncakları

Dönüşte her zamanki gibi Eyüp simidi alıp eve döndük. Geçen hafta damadımla gitmiştik. Sabah döndüğümüzde o uyuyordu. Kalktığında hep beraber kahvaltı yaptık.




Burada bahsi geçmişken, Eyüp Sultan'ın en meşhur eşyalarından biri de eskiden boyalı eyüp oyuncaklarıydı. Hatta küçük kız kardeşim Tülay'a rahmetli eniştesi (buradan da ona rahmet göndermiş olalım, kendisi ablamın eşi olur) Eyüp'e her gidişinde ona bu oyuncuklardan getirirdi. Düdüklü bu ibrikler birkaç hafta sonra kırıldığından o zaman küçük bir çocuk olan Tülay'ı mutlu etmek için rahmetli enişte Tülay'ı alıp Eyüp'e giderdi.

Ne çok anımız var aslında Eyüp Sultan'da. İnşallah bundan sonra da daha çok olur.

Kısmetse Eyüp Sultan'a yine gitmek istiyorum. Herkese de burada dua etmenin maneviyatından faydalanmasını tavsiye ediyorum...



1 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba, bizde hocanın ismini aradık internetten ama bulamadık. öğrenince yazın lütfen. teşekkürler.